Türklerde Dokumanın Tarihi
Türk dokumaları, konusu, teknikleri, malzemeleri ve desen zenginlikleri açısından dünya kumaşçılığında önemli bir yer tutmaktadır. Türklerde dokumacılığın tarihi Orta Asya çadır uygarlığına kadar varmakta; bugün Selçuklular, Anadolu Selçuklular ile Osmanlı İmparatorluğu döneminde de en yüksek düzeye ulaşmaktadır.
Türklerde dokumacılık hayvancılığa bağlı olarak gelişmiş olan en eski sanat dallarından biri olmuştur. "Anadolu'da çok uzun bir geçmişi olan dokuma sanatı Türklerin Anadolu'ya edinmesinden sonra gelişmesini hızla sürdürür ve özellik kazanır. Bu özellik dokuma sanatının geniş ölçüde bir saray sanatı olarak değerlendirilmiş olmasında toplanır. Kumaşların ipek, altın ve gümüş teller gibi değerli malzemelerle dokunmuş olması, bunlara ayrıca maddi bir değer katmıştır. Ayrıca her devrin üslubunu aksettiren motifler ve renklerle süslemiş olması da zengin çeşitlenmesinde gelişmenin sürekliliğini sağlamıştır. Bu yüzden de kumaş dokumacılığı dokunduğu devrin tarihini yansıtan bir değer olmuştur. "
Anadolu Selçukluları döneminden günümüze ulaşabilen kumaş sayısı çok azdır; ancak döneminin kumaş dokuması özelliklerini verebilecek niteliktedir. Ayrıca bu dönem kumaşlarından bahseden pek çok tarihi kaynak bulunmaktadır. " Selçuklu kumaş sanatına ışık tutan bir diğer kaynak da gezginlerin notlarıdır. 13.yy. 'da Çin 'den dönerken Anadolu 'da geçen Marco Polo Selçuklu kumaşlarını över. Marco Polo Selçuklu dokumalarından söz ederken çoğunlukla kırmızı ipekli kumaş ve altın tellerin kullanımından bahseder ve bu güzel kumaşların Bizans kumaşlarıyla aynı güzellikte olduğunu söyler "
"Dokumanın her gün kullanılan ve bu yüzden de çabuk yıpranan bir ürün olmasıyla ortadan kalkması kolay olduğundan, Selçuklu devri kumaşları hakkında bilgilerimiz, tarih kaynakların yanı sıra, bu devirden kalan çini, seramik, minyatür gibi diğer sanat kollarında görülen insan figürlerinin giysilerindeki zengin kumaş desenleri ile güçlenir. Ayrıca Osmanlı İmparatorluğunun bütün dönemlerinde dokunan "diba" kumaşının, Selçuklu Sultanının Osman Bey 'e gönderdiği hediyeler arasında olan kumaşlarda (Diba-i Rum) adına da kaynaklarda rastlanması önemlidir. Osmanlı dönemi kumaş sanatı kuşkusuz Selçuklu devrinden kaynaklanmıştır. Arşiv kayıtlarından Selçukluların çok iyi örgütlenmiş bir dokuma loncası sistemi olduğu ve ticaret yollarına çok önem verdiği anlaşılmaktadır. îpek yolunun ulaştığı Anadolu 'da bir çok kervansaray inşa etmeleri bunun bir delilidir. Kumaşlar için gerekli olan ipek, İran'da Astaraban'dan kervanlarla taşınarak Sultaniye 'den geçer Erzurum, Erzincan, Kars, Konya 'ya getirilirdi"
14.yy. dokumaları hakkında bilgilerin kısıtlı olmasıyla beraber bu döneme ait kaynaklarda Selçuklu devletinin parçalanmasıyla ortaya çıkan Beyliklerde ipekli kumaş dokunup ihraç edildiği belirtilmektedir. Bu kaynaklarda ayrıca Akşehir, Balıkesir, Bilecik, Diyarbakır ve Siirt'in beylikler dönemi dokuma merkezleri oldukları söylenmektedir. " 14.yy. başlarında Anadolu 'da dolaşan Arap gezgini îbn Batuta, Ladik 'te bordürleri altın tellerle dokunmuş çok kaliteli pamuklu kumaşların dokunduğu yazar. Al Umari ise 14.yy. başlarında Sinop'un güneyinde altınla dokunmuş ipek kumaşların üretimi ve ticareti hakkında bilgi vererek, bunların Hristiyan memleketlere ihraç edildiğini bildirir. "
Selçuklu devletinin dağılmasının ardından olu şan beyliklerden biri olan Osmanlı Beyliği kısa zamanda bir gelişme göstererek diğer beyliklerde idaresi altına alıp Osmanlı Devlerini kurmu ştur. Başkentleri Bursa olmuştur ve bunun yanı sıra sanatın ve ticaretinde merkezi olmuştur. Kumaş sanatı da bu devlet için siyasi, iktisadi, sosyal ve ticari hayatında büyük gelir ve karlar sağladığı bir sanat dalı olmuştur. "Altın ve gümüş tellerle dokunmuş olan ipek kumaşlar, o dönemin saray yaşamında önemli bir yer tutar. Kumaşlar yalnızca ihtiyaç için değil, ülkenin yaşadığı refah düzeyini maneviyatını yansıtan önemli bir simge olmuştur. İmparatorluk ipek ve ipekli mamülden defalarca aldığı vergilerle hazineye büyük bir gelir sağlamıştır. Altın ve gümüş telin dokunması ve devlete büyük kar getirmesinden dolayı kumaş dokumacılığı devlet kontrolü altında tutulmuştur. Bu dalda kalite düşmesini önlemek için sık sık fermanlar çıkarılmıştır. "
"Devlet bu işlerin kontrolünü kendi memurları olan Muhtesip 'ler aracılığı ile yapardı. Ayrıca dokunan kumaş cinsine göre ad almış olan dokumacı loncaları vardır. Kemhacı, kadifeci gibi. Bunların örgütleri de kadı tarafından onaylanırdı. Bu örgütler de kendi dokumalarını kontrol ederek devlete yardımcı olurlardı. Kumaşlarda kullanılan altın ve gümüş tellerin israf edilmelerini önlemek için, seraser ve zerbaft gibi kıymetli kumaşların, saraya bağlı atölyelerde dokunmasına izin verilmemişti. Devlet hesabına kumaş dokuyan atölyenin, yani Karhane-i Amire veya Hassa'nın Çarşıkapı civarında olduğu, Topkapı Sarayı arşivindeki H. 1223 tarihli dokuma atölyesi planı hakkında bir fikir verilmesi bakımından değerlidir. "
16. yy.'da Bursa daha çok kadife ve çatma kumaşların üretildiği şehir olarak ün yapmışt ır, ayrıca 1857'de Bursa'da kaza üretimine başlamışt ır. Aynı dönemde İstanbul'da ipek ve altın, gümüş telli seraser ve kemha kumaşları ile ün kazanmıştır.
17. yy.'a gelindiğinde, 16.yy.'da ki kumaş çeşit ve desenler daha da zenginleşmiştir. "Topkapı Sarayı'ndaki arşiv belgelerinden özellikle Ehl-i Hiref ve Narh defterlerinde bu yüzyılın kumaş dokumacılığı hakkında bilgiler vardır. Yeni kuma ş türlerinin ve desenlerinin ortaya çıktığı belirlenir. Listelerde Bursa'nın taftası, Menemen'in kadifesine rastlanır. 17.yy. sonlarına doğru düz ve sade kumaşların kullanılmaya başladığı anlaşılmaktadır. Atlas, çuha, sof gibi düz kumaşlar kullanılmıştır. Dikey dalgalı dal üzerindeki kompozisyonlarda 17.yy. kumaşlarında devam etmiştir.
18. yy. Osmanlıda kumaş sanatı adına geçen yy.'lara oranla gerilemeye başladığı bir dönemdir. Lale devrini başlatmış olan Sultan III. Ahmed, gümü ş sırmalı kumaşların yapımını verdiği bir fermanla bu dönemde yasaklamıştır. Dönemin minyatürlerinde de kaftanlar desensiz görülmektedir. Yalnızca Saray için üretilen dokumalarda gümüş teller kullanılmıştır. Türk rokokosu denilen bir süsleme üslubu bu dönemde olu şup natüralist çiçek desenleri renk hareleriyle boyut kazanmıştır. Avrupalı etkiler olarak çelenkler ve fiyonklu çiçek demetler yine bu dönemde kuma şlarında görülmektedir. Ayrıca bu dönemde Selimiye adı altında çözgüsü ve atkısı ipek olan küçük çiçekli yollu kumaş ve serpme çiçekli yine ipek olan sevayi kuma ş ortaya çıkmışt ır.
19. yy. da kumaş sanatı Üsküdar çatmaları ve Selimiye kumaşları ile kısa bir dönem devam etmiştir. Osmanlı İmparatorluğu son yüzyılında Sultan Abdülmecid zamanında Hereke'de kurulan ipekli kumaş fabrikasıyla yeni bir canlılık kazanır. Bu fabrikanın dokunduğu dokumalardaki dönemin genel havasına uygun olarak batı etkili olarak gelişmiştir. "Türk kumaş sanatı her devrin üslubunu yansıtan zengin desenleri ve çeşitli teknikleri ile Türk el sanatları içinde önemli bir yer alır. Ticari ve hediyelik bir ürün olarak devletin siyasi ve sosyal hayatında etkili olmasıyla da belgesel bir değer içerir. "
Etiketler: türk dokuma tarihi, türk halı dokuma tarihi, türklerde halı ve kumaş tarihi
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa